Kooperatif Denetçilerinin Hukuki Sorumlulukları

Denetçiler, kanun veya ana sözleşme ile kendilerine yükletilen görevleri hiç veya gereği gibi yapmamalarından doğan zararlardan dolayı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumludurlar (KK. m98, TTK m.359).

Bu itibarla, denetçilerin, gerek kanun gerek ana sözleşme ile kendilerine yüklenilen görevlerini kasten ya da ihmal ile yapmamaları veya hatalı olarak yapmaları sonucunda zarar doğması halinde, denetçiler kooperatif tüzel kişiliğine, kooperatif ortaklarına, kooperatif alacaklılarına veya üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumlu olacaklardır.

Denetçiler açısından hukuki sorumluluk toplu şekilde söz konusu olur ve sorumluluktan kurtulmak isteyen denetçinin kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Denetçiler açısından bu durumlarda kusurlu oldukları kural olarak kabul edilmekte ve kusursuz olduklarının ispatı yükü kendilerine bırakılmaktadır.

a. Denetçilerin hukuki sorumluluk halleri:

aa. Kuruluştan doğan sorumluluk: Kooperatifin ilk yönetim kurulu üyeleri ile denetçiler kooperatifin kuruluşunda yolsuzluk olup olmadığını incelemekle yükümlüdürler. Bu hususta ihmalleri anlaşılır ve bu yüzden meydana gelen zarar karşılığı tazminat kuruculardan alınmamış bulunursa, inceleme ve araştırma işini ihmal eden yönetim kurulu üyeleri ile denetçiler zincirleme olarak sorumlu olurlar (TTK m.308).

Kuruluştan doğan zararlardan birinci derecede, kurucularla bunların yolsuz fiil ve işlemlerine katılanlar sorumludurlar. Ancak, ortaya çıkan zararın bunlardan tahsil edilememesi halinde ilk yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin sorumluluğu söz konusu olacaktır. Bu durumda denetçilerin kuruluştaki yolsuzluklarla ilgili ihmalleri olduğu ve bundan kaynaklanan tazminatın asıl sorumlulardan tahsil edilemeyeceğinin sabit olması halinde, denetçilerden tazminat talebinde bulunulabilecektir.

Daha önce de belirttiğimiz üzere, kooperatifin kuruluşunda atanan denetçiler, kooperatifin kuruluşuna ait belgelerin doğru olup olmadığını, kuruluş sermayesi hakkında yanlış beyanda bulunulup bulunulmadığını, mal varlığı cinsinden sermayeye değer biçilmesinde hile yapılıp yapılmadığı yönünde incelemelerde bulunmaları gerekmektedir.

bb. Sırların açıklanmasından doğan sorumluluk: Denetçiler, görevleri sırasında öğrendikleri ve açıklamasında kooperatifin veya ortakların şahısları için zarar umulan hususları açıklayamazlar (KK m.68).

Denetçiler bu yükümlülüğe aykırı hareket ederlerse, ortakların veya kooperatifin uğrayacağı zararları ödemekle yükümlü olurlar.

cc. Özen borcu yükümlülüğü: Özen borcu, denetçilere herhangi bir suretle kooperatifin zararına sebep olunmaması için hususi bir gayret sarf etme zorunluluğunu yükler. Denetçiler, kanun veya ana sözleşmenin kendilerine yükledikleri görevleri hiç veya gereği gibi yapmazlarsa, bu hareketleri ile sebebiyet verdikleri zararlardan kusursuz olduklarını ispat etmedikçe zincirleme olarak sorumlu olurlar (TTK m.359).

dd. Kötü niyetli olarak iptal davası açmalarından doğan sorumluluk: Genel kurul kararlarının yerine getirilmesi denetçilerin şahsi sorumluluklarını gerektirdiği taktirde, bunlardan her biri, kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyiniyet esaslarına aykırı olduğu iddiasıyla genel kurul kararları aleyhine, toplantıyı takip eden günden itibaren bir ay içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede iptal davası açabilirler (KK m.53).

Böyle bir davanın kötü niyetle açılmış olduğunun anlaşılması halinde denetçilerin hukuki sorumlulukları doğmaktadır.

b. Hukuki sorumlulukta takip:

Denetçilerin hukuki sorumluluklarına gidebilmek için:

1. Denetçilerin, kanun veya ana sözleşme ile verilen görev ve yükümlülüklerini kusurlu olarak yapmamaları veya yerine getirmeleri sonucunda kooperatif, kooperatif ortakları, kooperatif alacaklıları veya üçüncü şahıslar aleyhine bir zararın medya gelmiş olması gerekir.

2. Kooperatif genel kurulunda denetçiler hakkında dava açılması hususunda karar alınmalıdır. Genel kurulda dava açılmamasına karar verilip de ortakların en az onda birinin dava açılması yönünde oy kullanmaları halinde de davanın açılması zorunludur (TTK m.341, f.1).

3. Dava, genel kurulun dava açma kararından veya azınlığın talebinden itibaren bir ay içinde kooperatifin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açılmalıdır. Bir ay içinde davanın açılmamış olması dava hakkını düşürmez. Ancak, dava açacakların sorumlulukları saklıdır (TTK m.341, f.1).

4. Dava, genel kurulca seçilecek denetim kurulu üyeleri tarafından, yeni denetçiler seçilmemişse genel kurulca kararlaştırılacak bir vekil tarafından açılmalıdır. Azınlıkça dava açılması kararı alınmışsa, azınlığın tayin edeceği bir vekil tarafından dava açılmalıdır.

5. Dava, zararın ve sorumlu olan denetçilerin öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl, her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmalıdır. Ancak, bu fiil cezai sorumluluğu gerektirip de ceza davası Türk Ceza Kanunu’na göre daha uzun bir zaman aşımına tabi bulunuyorsa tazminat davası da o zaman aşımına tabi olur (TTK m.309, f.4).

c. Denetçilerin hukuki sorumluluktan kurtulma halleri:

Denetçilerin hukuki sorumluluk halleri zararın ödenmesi şekli dışında

aa. Kusursuz olduklarını ispat etmekle,
bb. İbra edilmekle,
cc. Zaman aşımının geçirilmesiyle

Sona erer.

aa. Kusursuzluğun ispat edilmesi: Denetçiler karine olarak kusurludurlar. Bu itibarla denetçilerin kusursuz olduklarını ispat etmeleri gerekir (TTK m.359). Yani, hukuki sorumluluktan kurtulmak için kusursuz olduklarını ispat edecek taraf denetçilerdir. Denetçilerin kusurlu olup olmadığını tayin edecek olan ise mahkemedir.

bb. İbra edilme: Borcu sona erdiren sebeplerden birisi de ibradır. Denetçiler kooperatife verdikleri zarar dolayısıyla sorumlu tutulabilecek durumda olsalar dahi bu konuda genel kurulun bilanço ve raporlarla doğru şekilde bilgilendirilmesi halinde genel kurul tarafından ibra edilmişlerse haklarında dava açılması söz konusu olmaz.

Ancak, denetçilerin kuruluştan gelen sorumlulukları kooperatifin tescil tarihinden itibaren dört yıl geçmedikçe ibra edilemez. Bununla birlikte, genel kurul bu süre sonunda denetçileri ibra etmesine karşın tüm ortakların onda biri ibranın onaylanmasına karşı iseler ibra genel kurulca onaylanamaz (TTK m.310).

Denetçilerin ibrasına ise genel kurulca karar verilebilir, zira ibra genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkilerdendir (KK m.42, f.2, b.4).
cc. Zaman aşımının geçirilmesi: Daha öncede belirtildiği üzere, denetçilere karşı dava, zararın ve sorumlu olan denetçilerin öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl, her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmalıdır. Ancak, bu fiil cezai sorumluluğu gerektirip de ceza davası Türk Ceza Kanunu’na göre daha uzun bir zaman aşımına tabi bulunuyorsa tazminat davası hakkında da o zaman aşımı tatbik olunur (TTK m.309, f.4).
Zamanaşımı, alacak hakkını ortadan kaldırmayıp sadece onu eksik borç haline dönüştürür. Böylelikle sadece alacağın dava edilebilme niteliğini bertaraf eder. Ancak bu durumda dahi, denetçilerce söz konusu zarar kendi istekleriyle karşılanabilir. Söz konusu zararın karşılanmaması sonucu açılan davada denetçilerce zamanaşımı hususu ileri sürülmezse hakim bunu kendiliğinden dikkate alarak davayı reddedemez.